16 Aralık 2010 Perşembe

Nikon D60

Bu soğukta da dondurma yenmez ama! Ben yemeye çalışıyorum. Ders yapmamak için bulduğum absürd yöntemlerden biri daha işte..


Alın size Nikon D60' ın görüntü kalitesi..Fotoğraflar İsveçin en meşhur botanik bahçesinden..Göteborg Botanik Bahçesi Avrupa'nın sayılı botanik bahçelerinden biri olarak bilinmekte.






Son günlerdeki tek eğlencem girdiğim mülakatlardaki insan kaynaklarına verdiğim tuhaf yanıtlar..Hemde çok tuhaf yanıtlar..

Alakasız pozisyonlara başvurmak ve görüşmeye gitmek bazen insan kaynaklarına kendinizi göstermenin en kestirme yolu.. Her türlü yeteneğinizide ortaya koysanız müdürlerin ileriyi görmekten uzak ve profesyonel olmayan yaklaşımları birer talihsizlik örneği. Kesinlikle bana uygun olmayan bir pozisyon için inatla sizi buraya düşünüyoruz dendi. Hemen ardından bu şirkete girdiğiniz takdirde 5 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz diye soran müdüre ''Sizin koltuğunuzda!!! Sizi yönetiyorum!!! '' diye cevap vermem kadını şoka soktu..Zıvanadan çıkmıştım bikere.. Müdürün yüzünde gördüğüm ifade şahaneydi ve kesinlikle haketmişti !!!

Ondan önceki başka bir mülakatta ise soru: metroda  bir göçük oluşur ve metroda mahsur kalan genç çift, yaşlı çift, kalp cerrahı, kalp hastası, bilim adamı, zengin bir iş adamı ve şizofreni hastasını hangi sırayla kurtarırsınız idi..Hiç bu kadar bunalmamıştım..Etrafta borsacılar, bankacılar, tahvil bono sermaye absürd şeyler mırıldanıyorlar.. 
Sigorta sektörü.. Salondaki tek bilim adamıyım.. Kısacası  Dam üstünde saksağan!


Cevap sırası bana geldiğinde başımı önce biraz sola doğru büktüm..Ardından hafif bir tebessümle cevepladım
Önce şizofreni hastası ile hamileyi çıkarırım dedim..Salonda bir afallama oldu..İnanın yüz ifadeleri görülmeye değerdi..
Sigorta umrumda bile değildi! Modern köle arıyorlardı..
Her neyse biraz sıkılıyorum sanki..
Eğlence arıyorum kendime..
Yada huzurumu kaybettim ve sanırım onu bulmak için yanlış yere bakıyorum..

10 Aralık 2010 Cuma

Dağınıklık sürüyor..

Bu hafta yine ilgilenemedim blogla :/ ALES geçene kadar böyle gidecek arkadaşlar.. Testler, kitaplar, evraklar derken inanılmaz dağılmış durumdayım. Düzenli olsam herşey daha kolay olacak benim için farkındayım.
Her defasında bu kez düzenli olacağım diyip dağılmak biraz yıldırıyor beni..

Eski arşivleri tarıyorum. Çok harika resimler olacaktı sizlerle paylaşacağım. Öyleki Irak limanlarından bile çeşitli fotoğraflar var elimde.. Ama bu kargaşada bulmak imkansız..

Ve ne kadar zıt 2 resim öyle değilmi? Hint okyanusu her zaman ilk resimde gördüğünüz kadar güzel olmayabiliyor..Canı nasıl ıstıyorsa öyle...
Nee? Kadınlarda deniz gibi hırçınmı oluyor dediniz? Hadi canım sizdeee!!

Resme bakarken bile sallanma ve baş ağrısı hissediyorum!
Azıcık daha çalışmam gerekiyor şimdi..Mutlu haftalar :)

1 Aralık 2010 Çarşamba

Bende sıkılıyorum!

Tahammül sınırımı zorlayan dakikalar var! Yine onlardan biri başlıyor işte! Belirli belirsiz fikirlerim var ama hepsi havada kalıyor..Derleyip toparlayamadım..Bildiniz..Hepimiz sıkılırız..Bende sıkılıyorum..Bazen o kadar çok skılıyorumki buraya hiç birşey yazmıyorum. Geçen hafta yaptığım gibi..
Elde var 0..
Hayallerimde uzakta kaldı..
Hani bi dergide bişeyler karalayabilmece?
Hani mükemmel bi proje? Harika bir hoca? Yıkılan bir ALES? Dolu bir gittigidiyor hesabı? Dökülat Arazi aracı? (özellikle dökülat istiyorum)
Kurukafa asıcaktım aynasına...Sonrada arkadaşlarımı içine tıkıp dolaşacaktm...

Şehir hayvanları...Bilmedikleriniz..vol 1.

Ufak bir bilgilendirme postu! Günlük hayatta gördüğünüz ve yahu bu ne işe yarar?? dediğiniz hayvanlar hakkında ufak bilgiler..

(Gümüş martı)
Martılar..Sevimli su kuşları..Bizim çokta bilmediğimiz yerlerde küçük koloniler halinde yuva yaparlar..Bebeklerini büyütürler. Hakkında bilmediğiniz şey ise ciddi manada agresif olmasıdır .. Martı türlü deniz canlılarının yanında çöp ve leş te tüketebilir! Şehirlerde doğal düşmanı yoktur. Rakibi ise kargadır..Bir martı yuvası görürseniz sakın yanaşmayın..Tahminizden çok daha saldırgan ve güçlüdür..

 Bu martı farklı bir cins değildir. Yukarıda gördüğünüz martının yavruluktan yenı çıkmış halidir. Tüy değişiminden sonra erişkin görünümü alacaktır..

 (Küçük kumru)


Doğal dağılım alanı Türkiyenin Güneydoğusudur. Büyük şehirlere sonradan yerleşmiştir. Çatılarda, ağaçlarda ve olmadık yerlerde rahatça görebilirsiniz onları. Tek eşlidirler, erkek kumrular bölgeleri için birbirleriyle itişip kakışabilir. Kiremit rengi bu kuş güvercinlerle karşılaştırıldığında hem fiziken hemde ruhen daha narindir.  Gözlemlerime dayanarak Güvercinlerin yemeklerini paylaşmaktan çokta hoşlanmadığını ancak kumruların daha barışçıl ve paylaşımcı olduğunu söyleyebilirim.
(devamı gelecek)



30 Kasım 2010 Salı

Yine lodos..


Haftanın 3 gunu lodos görmezsem rahat uyuyamam! Hatta bir lodos bir yoğun sis.. Ardarda gelmeli!!..Böylelikle Mega kentin  trafiğinde inanılmaz bir yoğunluk oluşur, tekerlekli araçlarda izdaham yaşanır bende bunları bahane ederek adımımı sokağa atmam!
İstanbula döndüğümden beri şikayet ettiğim tek şey var..EVE DÖNEMEMEK! Yanlış okumadınız..Sokağa çıkıyorum, akşam 4-5 gibi de eve dönmek istiyorum..İmkansız..Trafik sıkışıyor sıkışıyor..Tek kelimeyle muhteşem! Evime dönemediğim bir şehirde yaşamaktan hoşnut değilim.

Neyseki arada deniz kenarına inip soluk alabiliyorum.. Deniz herzaman güzeldir..Lodosu olsada olmasada..
Aklıma hep eski bir hikayeyi getirir hem. Denizler Tanrısı Poseidonun hikayesini..
Poseidon Yunan mitolojisinde denizlerin, depremlerin ve atların tanrısıdır. Elindeki 3 dişli asayla yere vurduğunda depremler meydana gelir. Poseidon hırs ve gücü temsil eder. Posedon'un hırsı Atlantis'in yok olmasına sebep olmuştur. Bunun nedeni ise dünyanın en mükemmel şehrini inşa etme arzusudur.. 


Yüzyıllar boyunca insanoğlunun doğa ile olan mücadelesini temsil etmiştir Yunan mitleri..Ancak bu mücadelenin galibi baştan belli değilmidir? Günümüzde hala bazı yunanlılar denize şarap dökmektedir Poseidonun şerefine..

 Deniz hiç bir zaman cömertliğini esirgemez bu dünyadaki canlılardan..Karada yaşayanından da denizdekinden de.. Bütün bu cömertliğine karşın bizler onu kirletmekten, üstüne dolgu yapmaktan hiç çekinmeyiz..





Unutuyoruz belki ama denizler olmadan yaşamda olmaz..

................................................................................................
Bugün Haydarpaşaya uğradım.. Resim alacaktım ama yok yok yok!!
Bellek kartım yanımda yok..Haydarpaşada dedi zaten bana..
Çekme beni böyle..
İstemiyorum..
Kırgınım ..


Peki diyip uzaklaştım.. İhmalkarlık denen şey milletçe kanımıza işlemiş..Üzüntü verici..



Buruk bir şekilde penceremden Haydarpaşaya bakıyorum şimdi.. Lütfen biran önce eski haline getirin onu..Tekrar trenler kalksın.. Hayat gelsin oraya..İstanbul bu şekilde haddinden çok ama çok daha fazla can sıkıcı..





19 Kasım 2010 Cuma

Evcilleşmek?

Bu hafta sadece gözlem yaptım..Elle tutulur bir çalışmam yok. Akşam bir ara dışarıya çıkma tenezzülünde bulundum.


LAN?! Herkezmi sokakta? 
Napıyorsunuz? 
Yiyoruz! İçiyoruz! 
Peki..


Bakın bu arkadaşta yiyor..Hemde adabıyla..Aç gözlülük etmeden sadece yemesi gerektiği kadar..



Sevgili bitkim..Venus Sinek kapanı



Dionea muscipula  anavatanı yağmur ormanları, nitrojen ve fosfor açısından fakir topraklarda yetiştiğinden çareyi böcekleri ve araknidleri avlamakta bulan nadir ve güzel bir bitki..
Kapanların içerisinde bulunan minik tüycüklere bağlı bir iletim sistemine sahip.. Üzerine konan bir böcek tarafından saniyede 3 kere uyarılırsa küçük bir elektriksel sinyalle uyarılan kapan talihsiz böceğin üzerine kapanıyor.
Daha sonrada sindirime uğruyor. Soğanlı bir bitki ve evet hava soğuduğu için kış uykusuna yatması gerekiyor..Güzel bir yer hazırlayacağım balkonda kendisi için :)


Evcilleştirmek..



Tilki:
- Sen buralı değilsin, dedi, ne arıyorsun burada?
- İnsanları arıyorum, dedi küçük prens. "Evcilleştirmek" ne demek?

Tilki:
- İnsanların tüfekleri vardır, dedi. Hayvanları vururlar. Can sıkıcı bir
şeydir bu. Tavuk da yetiştirirler! İlgilendikleri tek şey budur. Sen tavuk mu
arıyorsun?


Yoo.. dedi küçük prens. Ben dost arıyorum. "Evcilleştirmek" ne demek?
- Artık herkesin unuttuğu bir şey, dedi tilki. "Bağlantı kurmak" demektir.
- Bağlantı kurmak mı?
- Öyle ya, dedi tilki. Sen daha benim gözümde yüz binlerce başka çocuktan
ayırt edilmeyen küçük bir çocuksun. Sana ihtiyacım da yok. Senin de bana
ihtiyacın yok. Ben de senin gözünde yüzbinlerce başka tilkiden ayırt edilmeyen
bir tilkiyim. Ama, sen beni evcilleştirirsen, birbirimize gerekli oluruz. Sen
benim için dünya yüzünde biricik olursun. Ben de senin için dünya yüzünde
biricik.
 

(Küçük prensten sevdiğim bir bölüm)

 Eğer bir gün evcil bir hayvanınız olursa... Ya siz yada o..İkinizden biri ölene kadar asla birbirinizi bırakmamanız gerekir..Onu sokağa bırakmak yada başkasına vermek, kalbini kırmanın ve öylece bırakıp gitmenin en kötü yoludur..
 O yüzden bir hayvanı yanınıza almadan önce iyice düşünmeniz gerekir..Laf olsun diye yapmayın bunu..
Sokaklar terkedilmiş ev hayvanı dolu..Sahipleri daha fazla bakamayacağı için sokağa salmışlar.. 
Varsa yanınızda bir hayvanınız, sevin onu bırakmayın..Çünkü günün birinde siz istemesenizde ayrılmak zorunda kalabilirsiniz..

Benim evcil hayvanıma ne mi oldu? Onuda başka bir yazıda anlatırım size..

 

17 Kasım 2010 Çarşamba

Yan Komşumuz Lady GAGA!

Yan apartman komple Erzincanlı bir aileye ait! Bende mükemmel yüzsüz bir komşuyum! Balkonda tarhana kuruturlar isterim, mantı açarlar isterim, börek yaparlarken görürsem yine isterim!
Bayramlarıda kurbanlarını mutlaka keserler. Sabah bi ara dana sesi duydum. MÖÖÜĞĞÜ diye sesleniyordu. Koşup bakmak istedim ama kalkamadım yerimden. Ve yine balkona çıktım komşuların ne yaptığını görmek için..


Koca danayı kesmiş olamazlar hala ses gliyor! E peki bune? Lady GAGA kıyafetlerini çıkarıp balkona mı attı?
GİTTİ DANA!


Büyükbaş hayvancılıkta sıkıntı ciddi boyutlara ulaştı ama bu henüz çok belirgin değil. Nereden mi biliyorum?


Bu olay Türkiye'nin sarp sınır kapısında gerçekleşti. Yurt dışından kaçak et! Geçen yılki olaylarda yasa dışı yollardan Türkiye’ye sokulmak istenen bin 166 litre akaryakıt, bin 360 kilogram et, 120 karton sigara ele geçirilirken, bu yıl kaçak olarak yurda sokulmak istenen 5 bin 370 litre akaryakıt, 5 bin 735 kilogram et ve 122 bin 678 paket sigara ele geçirildi.
Rakamlar hayli şaşkınlık verici. Et hepsinden daha kıymetli! Kurbanlık alımında ithal hayvanlar tercih edilmedi. Besiciler ve yerli üreticiler ithal hayvan alımının sürekli olmasından endişe ediyorlar. Tarım ülkesiyiz biz, şimdi dışarıdan et alıyoruz!

Ve baba mesleği dericilik. Üreticiler sıkıntı içinde, hangisiyle muhabbet etsem şikayet içerisinde hayvan yok deri yok! Ege üni ziraat fak. çalışmaları vardı bu konuda. Umarım yeterli ödenek ayrılırda başarılı olur hocalar. Zira okuldaki bütün ödeneği çatır çatır yiyor tıp fakülteleri...

Şimdi gidiyorum! Deri mağazalarına bakacağım yine! Evet deri ceketlere bayılıyorum bildiniz :)

Mutlu bayramlar